Bios - Roberto Esposito - Nota Bene Yayınları
Hiç mesaj bulunmadı
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 320.00 TL | 320.00 TL |
2 Taksit | 160.00 TL | 320.00 TL |
3 Taksit | 110.93 TL | 332.80 TL |
4 Taksit | 84.00 TL | 336.00 TL |
5 Taksit | 67.84 TL | 339.20 TL |
6 Taksit | 57.07 TL | 342.40 TL |
Ödeme Türü | Toplam Tutar |
---|---|
Diğer Kredi Kartları | 320.00 TL |
Havale / Eft | 320.00 TL |
Posta Çeki | 320.00 TL |
Kapıda Ödeme | 335.00 TL |
Kapıda ödemeli siparişlerde +15,00TL kapıda ödeme hizmet bedeli ilave edilir. |
- Vade farksız taksitler KOYU renkte gösterilmektedir.
- X+X şeklinde belritilen taksitler (Örneğin: 2+3) 2 taksit olarak işleme alınmakta ancak ilgili bankanın kampanyası dahilinde 2 taksit üzerinden işlem yapıldığı halde 2+3 yani 5 taksit olarak kartınıza ve ödemenize yansımaktadır. (2 taksit seçilmiş olsa bile banka kampanyası dahilinde ekstradan vade farkı eklenmeden işlem 5 taksite bölünmektedir.)
Bios - Roberto Esposito - Nota Bene Yayınları
Çağımızın önemli düşünürlerinden Espositonun çağın klasikleri arasında anılan eseri Bios bugünün en önemli başlıklarını ele alan bir eser.
Birilerin yaşaması için başkalarının ölmesi mi gerekir? Yaşamımızın ancak başkasının yok olmasıyla güzelleşebileceği inancı kaynağını nerede bulur? İnsanlığın selameti için hangi yaşamlar kurtarılmalı, hangi yaşamlar yok edilmelidir? Yaşanmaya değer yaşamlar ile değerden yoksun yaşamlar arasındaki çizgi kim tarafından nasıl çizilir? Bu çizgi nasıl haklı çıkarılır? Bütün bu sorular epeydir biyopolitikanın gündemini meşgul ediyor. Bunları yanıtlamaksa politikanın, hukukun ve yaşamın hiç olmadığı kadar iç içe geçtiği, hatta üst üste bindiği günümüzde daha da yakıcı hale geliyor. Kitlesel göçler, sağlık stratejileri, salgınlar, doğum, kürtaj ve öjeni politikaları, güvenlik fetişizmi, faşizm, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, sınırsız süresiz olağanüstü hâl politikaları, savaşlar ve hatta barışlar hep bu eksende anlamını buluyor. Yaşamın zıddı artık ölüm değil, başka bir yaşam, başkasının, başkalarının yaşamı. Böyle olduğunda bir yaşam politikası, bir anda bir ölüm fabrikasına dönüşebiliyor.
Yaşam dolaysızca politikaya tercüme olurken politikanın giderek biyolojik bir mizaca büründüğü yerde İtalyan düşünür Roberto Esposito, Michel Foucault ve Agamben’den sonra biyopolitikanın belki de en kuvvetli felsefi hattını örüyor. Felsefi diyoruz çünkü Esposito felsefe tarihinde derinlemesine bir yolculuğa çıkıyor. Platon, Aristoteles, Hobbes, Spinoza, Locke ve Nietzsche bu yolculuğun en önemli uğrak yerleri. Heidegger, Arendt, Merleau-Ponty, Simondon, Canguilhem ve Deleuze gibi isimlerse Esposito’nun çağımızın çıkmaz sokaklarını ve kaçış noktalarını tespit ederken diyaloğa girdiği düşünürler. İtalyan düşünürün bu isimlerle kurduğu temaslar salt teorik bir içerikten oluşuyor sanılmasın. Zira onun derdi, modernliğin beşiğindeki liberal bireycilikten beslenip sırf yaşamı muhafaza etmek, onu olası bütün düşmanlara karşı savunmak uğruna totalitarizme varan ve Nazizm’de hem zirve noktasını hem de kıyametini bulan bir ölüm politikasına karşı; yaşamı gelişip serpilmeye, zenginleşmeye, yaratmaya ve çoğaltmaya teşvik eden bir biyopolitika düşüncesi oluşturmak. Bireyseli değil kolektifi; mülkiyeti, el koymayı değil, armağan etmeyi, kamulaştırmayı savunan; başkasını düşman değil, ortak gören bir düşünce bu. Bu düşünceye kulak veriyoruz çünkü Esposito bir yaşam filozofu. Felsefeyi yaşamın, yaşamımızın tam ortasına yerleştiriyor. En karanlık zamanlarında bile politikadan vazgeçmiyor. Yaşamı politikanın bir işlevi, bir enstrümanı olmaktan çıkarıp politikayı yaşamın ta kendisi kılmak istiyor. Belki de bu yüzden politikanın artık bir ölüm kalım meselesi olduğu bu coğrafyada Esposito’nun karamsarlıktan değil, umuttan ve dirençten beslenen yaşam felsefesi ahvalimizi kalbinden yakalıyor.