Bir Zamanlar Maliye - Abdullah Efe - Nisan Kitabevi
Hiç mesaj bulunmadı
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 166.25 TL | 166.25 TL |
2 Taksit | 83.13 TL | 166.25 TL |
3 Taksit | 58.74 TL | 176.23 TL |
4 Taksit | 44.47 TL | 177.89 TL |
5 Taksit | 35.91 TL | 179.55 TL |
6 Taksit | 30.20 TL | 181.21 TL |
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 166.25 TL | 166.25 TL |
2 Taksit | 83.13 TL | 166.25 TL |
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 166.25 TL | 166.25 TL |
2 Taksit | 83.13 TL | 166.25 TL |
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 166.25 TL | 166.25 TL |
2 Taksit | 83.13 TL | 166.25 TL |
3 Taksit | 57.63 TL | 172.90 TL |
4 Taksit | 43.64 TL | 174.56 TL |
5 Taksit | 35.25 TL | 176.23 TL |
6 Taksit | 29.65 TL | 177.89 TL |
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 166.25 TL | 166.25 TL |
2 Taksit | 83.13 TL | 166.25 TL |
3 Taksit | 58.19 TL | 174.56 TL |
4 Taksit | 44.06 TL | 176.23 TL |
Ödeme Türü | Toplam Tutar |
---|---|
Diğer Kredi Kartları | 166.25 TL |
Havale / Eft | 166.25 TL |
Posta Çeki | 166.25 TL |
Kapıda Ödeme | 181.25 TL |
Kapıda ödemeli siparişlerde +15,00TL kapıda ödeme hizmet bedeli ilave edilir. |
- Vade farksız taksitler KOYU renkte gösterilmektedir.
- X+X şeklinde belritilen taksitler (Örneğin: 2+3) 2 taksit olarak işleme alınmakta ancak ilgili bankanın kampanyası dahilinde 2 taksit üzerinden işlem yapıldığı halde 2+3 yani 5 taksit olarak kartınıza ve ödemenize yansımaktadır. (2 taksit seçilmiş olsa bile banka kampanyası dahilinde ekstradan vade farkı eklenmeden işlem 5 taksite bölünmektedir.)
Bir Zamanlar Maliye - Abdullah Efe - Nisan Kitabevi
İnsan yaşlandıkça sanki zamanın eskiye nazaran daha da hızlı aktığı hissine kapılıyor. 37,5 yıl çalışma hayatından sonra yaş haddinden dolayı resen emekli oldum. Arkama şöyle bir bakınca günler, aylar ve yılların ne kadar hızlı geçmiş olduğunu görüyorum. Görevim gereği; illerde valilik makamlarına bağlı bakanlık il teşkilatları ve mahalli idareler ile ilgili konularda da çeşitli şekillerde görev yaptım.
Asli görevim kapsamında aynı görev unvanına sahip arkadaşlarım dışında; Vali yardımcısı, il müdür yardımcısı, ilköğretim müfettişi, vergi denetmeni, milli emlak denetmeni ve idari kademede görev yapan çok çeşitli unvanlardaki görevliler ile birlikte denetim, inceleme, soruşturtma veya komisyon çalışması görevleri içinde bulundum.
En önemli tespitlerimden bir tanesi liyakat yerine siyaseten atanan üst yöneticilerin herhangi bir durum ile karşı karşıya kalmış olduğu durumlarda, öncelikle olayın koltuklarına nasıl bir etki yapacağını değerlendirdikleri yönündedir. Gerektiğinde olayı görmeme, duymama, kayırma veya müdahaleden kaçınarak durumu idare etmeye çalıştıklarına şahit oldum. Diğer yandan yine böyle durumlarda liyakat ile atanmış diğer alt yöneticilerin üst yöneticilerine kendi görev ve sorumluluklarını belirterek, gerektiğinde amiri ile kötü duruma düşme pahasına görevlerini mevzuat hükümlerine uygun bir şekilde yapma cabası içinde olduklarını da gözlemledim.
Bilindiği üzere Devlet faaliyetlerini “3K” dediğimiz üçlü saç ayağı üzerinden yürütür. Önce kurumu kurar, takiben kuralını koyar, kurumları koyduğu kurallara uygun yürütülmesi için kadrolar ihdas eder. Bu kadrolara atanan yöneticilerde, kurumun görev ve fonksiyonlarını devletin koyduğu kurallar çerçevesinde görev ve sorumluluk bilinciyle yönetmesi ve bu kapsamda da hesaplarını vermeleri gerekir. Bu “3K” üzerine kurulmamış, yapılandırmaların/faaliyetlerin sürdürülebilir olması mümkün değildir.
Oysa siyaseten atanmış bulunan üst yöneticiler kendilerince talep edilen iş veya uygulamaların hiç tereddüt edilmeden yani “mevzuat” denilmeden yapılmasını ister. Bu nedenle de görevlendirmelerinde liyakat yerine, verdiği talimatları sorgulamadan yerine getirecek kişileri seçmeye çalışırlar. Bu seçimlerde zincirleme olarak devam eder. Seçilen kişi de bunu bilir ve kendisini seçen kişinin gittiği zaman kendisinin de gideceğini bilir ve “kraldan çok kralcı” gibi fonksiyonu sahiplenir. Neticede kurumsallaşmaya darbe vurulmaya başlanır.
Bu konularda söylenecek çok şey var ama esas söylemek istediğim husus, Maliye Bakanlığı kamu kurumları içinde 2000’li yılların belli bir zamanına kadar kurumsallaşması en üst düzeyde olan bir kurumdu. Atama ve yer değiştirme işlemleri bazı istisnaları olsa da genel olarak belirlenmiş kurallar çercevesinde yürütülmekteydi. Denetim elemanından memuruna kadar kurumsal aidiyet sahiplenmiş, atama işlemleri personel arasında hiçbir çıkar çatışması oluşturmayacak şekilde belirlenmişti ve uygulanmaktaydı. Örneğin genel müdür yardımcılığı veya daire başkanlığına atanacak kişiler mevcut görevlerdeki başarılarına bakılarak çok önceden tahmin edilebilirdi. En kısa şekilde söylemek gerekirse, siyasilerin sözünün fazla geçmediği, görevi kapsamında konulan kurallara uygun hareket eden bürokrasi yapısına sahip bir kurumdu.
İşte “Muhasebe Kontrol Memurluğu”/