İran’da 24 Saat - Ömer Mazi - Gece Kitaplığı
Hiç mesaj bulunmadı
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 218.40 TL | 218.40 TL |
2 Taksit | 109.20 TL | 218.40 TL |
3 Taksit | 75.71 TL | 227.14 TL |
4 Taksit | 57.33 TL | 229.32 TL |
5 Taksit | 46.30 TL | 231.50 TL |
6 Taksit | 38.95 TL | 233.69 TL |
Ödeme Türü | Toplam Tutar |
---|---|
Diğer Kredi Kartları | 218.40 TL |
Havale / Eft | 218.40 TL |
Posta Çeki | 218.40 TL |
Kapıda Ödeme | 233.40 TL |
Kapıda ödemeli siparişlerde +15,00TL kapıda ödeme hizmet bedeli ilave edilir. |
- Vade farksız taksitler KOYU renkte gösterilmektedir.
- X+X şeklinde belritilen taksitler (Örneğin: 2+3) 2 taksit olarak işleme alınmakta ancak ilgili bankanın kampanyası dahilinde 2 taksit üzerinden işlem yapıldığı halde 2+3 yani 5 taksit olarak kartınıza ve ödemenize yansımaktadır. (2 taksit seçilmiş olsa bile banka kampanyası dahilinde ekstradan vade farkı eklenmeden işlem 5 taksite bölünmektedir.)
İran’da 24 Saat - Ömer Mazi - Gece Kitaplığı
“Yapma Sayın Valim, sizi kırmak istemem ama şansınızı zorlarsanız sonuçları ağır olabilir,” diyerek silahını yeniden bakana yöneltti. Bakan panik içinde:
“Ben kimseyi satmadım,” diye kekeliyordu. Kemal yavaşça yaklaşıp silahın namlusunu bakanın bacağına koydu.
“Bakan Bey, gözlerime bakın... Silahın ucunda olmak nasıl bir duygu? Bana bundan sonra seni tanımıyoruz demiştiniz ya, işte bu aklımdan çıkmıyor. Her şeyi affedebilirim fakat ihaneti asla. Mustafa Kemal Paşa ne demiş: ‘Vatana ihanetin nedeni olmaz, er ya da geç bedeli olur.’ Bugün bu hain ortaya çıkacak ve bedelini ödeyecek,” dedi ve tetiği çekti. Özel kalem müdürü yere kapaklandı, vali yerinden fırladı. Bakan, panik içinde gözlerini kapatmıştı. O anda bakanın danışmanı acıyla bağırmaya başladı. Danışmanının bacağından kan akıyordu. Ne olduğunu anlamak istercesine Kemal’e baktı, bir açıklama bekliyor gibiydi.
“Tebriz ormanlarında İsrailli ajan, başıma silah dayamış, bana gazeteci diye sesleniyordu. O sırada bacağım kanlar içinde bilincimi kaybetmek üzereydim. Benim gazeteci olduğumu nereden biliyorsun? diye sordum. Nasıl olsa az sonra öleceksin, bilmende sakınca yok, diyerek bu rezilin kimliğini açıkladı. Şimdi söyle bakalım, bakan bu işte senin bir ilgin var mı? Sana da bir kurşun sıkmam gerekecek mi?” Bakan terden sırılsıklam olmuş titriyor,
“Yemin ederim çocuklarım, ailem, Kuran adına yemin ederim ki hiçbir ilgim yok,” diye yalvarıyordu.
“Namlunun ucunda olmak nasıl bir şey Bakan Bey, umarım bizi Tebriz’e gönderdiğiniz cehennemi biraz olsun anlamışsınızdır, sizin emirlerinizi yerine getirmek için genç yaştaki adamlarımız ölüme gönderdiniz. Benim elimde bile beş kişinin kanı var, sizin için adam öldürdüm. Yine yaparım ancak bu hainler yüzünden ölüme gitmek zorumuza gidiyor. Evet, belki adalet ceza verecek ama bu yeterli değil. Bendeki kurşun yarasının hesabını verecekler ve bu benim hakkım. Kısasa kısas.” dedi. Kemal çantaya uzanarak içinden Hattat Ahmet Şemsettin Karahisari’nin 450 yıllık kayıp Kuran-ı Kerim’ini çıkardı.
“Vali bey, bu emaneti size teslim ediyorum. Bura da tek güvendiğim kişi sizsiniz,” dedi.