Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar - Polat Özlüoğlu - İthaki Yayınları
Hiç mesaj bulunmadı
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 180.00 TL | 180.00 TL |
2 Taksit | 90.00 TL | 180.00 TL |
3 Taksit | 62.40 TL | 187.20 TL |
4 Taksit | 47.25 TL | 189.00 TL |
5 Taksit | 38.16 TL | 190.80 TL |
6 Taksit | 32.10 TL | 192.60 TL |
Ödeme Türü | Toplam Tutar |
---|---|
Diğer Kredi Kartları | 180.00 TL |
Havale / Eft | 180.00 TL |
Posta Çeki | 180.00 TL |
Kapıda Ödeme | 195.00 TL |
Kapıda ödemeli siparişlerde +15,00TL kapıda ödeme hizmet bedeli ilave edilir. |
- Vade farksız taksitler KOYU renkte gösterilmektedir.
- X+X şeklinde belritilen taksitler (Örneğin: 2+3) 2 taksit olarak işleme alınmakta ancak ilgili bankanın kampanyası dahilinde 2 taksit üzerinden işlem yapıldığı halde 2+3 yani 5 taksit olarak kartınıza ve ödemenize yansımaktadır. (2 taksit seçilmiş olsa bile banka kampanyası dahilinde ekstradan vade farkı eklenmeden işlem 5 taksite bölünmektedir.)
Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar - Polat Özlüoğlu - İthaki Yayınları
Polat Özlüoğlu’ndan bireysel hafıza ile toplumsal belleğin kesiştiği noktada yankılanan güçlü bir ilk roman: Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar.
Bir kadın... Adı Meşhur.
Çocukluğu kimsesizlikle, gençliği yasaklı yıllarla, kadınlığı suskunlukla örülmüş bir hayat yaşadı. Karanlığı, yalnızca meydanlarda değil zihinlerde de derin izler bırakan 12 Eylül 1980 darbesi, onu uzun yıllar bir gölge gibi takip etti. Ancak sığındığı peruk dükkânında yalnızlığından sıyrılarak hem hayata tutundu hem de görünen görünmeyen, yas ve korkularının ağ tuttuğu onca yarasını örttü.
Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar yalnızca bir roman değil, yakın tarihin onarılması güç travmalarını en sert hâliyle belgeleyen edebi bir kayıt. Özlüoğlu; kırılgan üslubuyla ortak hafızadaki işkencelere, kayıplara, yarım kalmış hayallere ayna tutuyor.
Kaç kez durmuş ancak direnerek hayata tutunmuş tüm kalplere...
“Bütün hikâyeler birbirine benziyordu. Bütün filmler aynı hikâyeyi anlatıyordu. Sanki hepsini aynı adamlar yapıyordu. Hepsinin faili aynı kişilerdi. İşkencelerin şekli şemaili bile aynıydı. Bütün kötü adamlar birbirine benziyordu. Yaşanan acılar da, açılan yaralar da, kırılan, dağılan kemikler de, kanayan dudaklar da aynıydı. Ölüler bile birbirine benziyordu. Kurbanların çektiği acılar değişmiyordu. Acı yuva yapıyordu içlerine. Kimliksiz, benliksiz, aidiyetsiz bir ortaklık vardı yaşananlarda. Kıyamet bu muydu? Herkesin birbirinin aynı olması mıydı? Herkesin birbirine benzemesi miydi?”